ABÜDER Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Acun:
“Baharat sektörünün ekonomimize sağladığı katma değerin 10 Milyar Türk Lirasına yaklaştığı tahmin edilmektedir”
“Ülkemizin baharat sektörünün sözcüsü olmak ve baharat sektörünün paydaşlarını tek çatı altında toplamak amacıyla Ambalajlı Baharat Üreticileri Derneği (ABÜDER) 19 Temmuz 2019 tarihinde kurulmuştur. ABÜDER, bugün 54 üyesiyle sektörünün en büyük ve tek ulusal platformudur. 16 Kasım 2022 tarihinde yapılan 2. Genel Kurulu ile Türk mutfağının olmazsa olmazı baharatlara, bugün doğayla iç içe bir yaşam arzulayan şehir insanının vazgeçilmezi haline gelen aromatik bitkiler de eklenmiştir. Ambalajlı Baharat Üreticileri Derneği adına “Aromatik Bitkileri” de ekleyerek, dünya piyasalarındaki hedefler daha geniş bir alana taşınmıştır. Bu vesileyle yeni adı Aromatik Bitkiler ve Baharat Üreticileri Derneği (ABÜDER) olarak faaliyetlerimizi sürdürmekteyiz.
Baharat kadim bir sektördür. Baharatların ve aromatik bitkilerin ticareti MÖ. 4000’li yıllara dayanmaktadır. Antik çağdan orta çağa kadar para yerine geçmiş, ticaretin ana kanallarından bir meta olmuştur. Önce lezzetiyle, sonra gıdaları koruma aracı, tıbbi amaçlarla ve kozmetikte kullanımıyla insanlık tarihinde önemli yer almıştır. Anadolu’da tarih boyunca bu ticarette önemli kavşaklardan biri olmuştur.
Üç farklı bitki coğrafyasının müthiş bir genetik çeşitliliğe sahip ülkemiz, üçte biri endemik olmak üzere yaklaşık 12 bin bitki türünün ülkemiz topraklarında yetişmesine imkân vermektedir. Ülkemizin baharat (ıtri ve tıbbi bitkiler dâhil) florasında mevcut 650 tür bulunmaktadır. Ülkemiz aromatik bitkiler tarımına çok müsait bir bioçeşitlilik sunmaktadır. Yetişen aromatik bitkiler ve baharat tüm coğrafi bölgelerimize yayılsa da, toplam üretimde Güneydoğu Anadolu Bölgesi en önemli havza olarak karşımıza çıkmakta, ihracat hacmi ve değeri açısından ise Ege Bölgesi başta gelmektedir.
“Baharatın ekonomiye katma değeri 10 milyar Türk Lirası”
Baharat sektörünün ekonomimize sağladığı katma değerin 10 Milyar Türk Lirasına yaklaştığı tahmin edilmektedir. Tarımsal üreticilerden işleyicilere, üreticilerden ihracatçılara oluşan değer zincirinde tüketiminin yüzde 40’ı ambalajlı, geri kalanının ise açık olarak arz edildiği değerlendirilmektedir.
Yurt içinde hacim olarak en çok tüketilen ürünler sırasıyla Kırmızı Biber, Hindistan Cevizi, Karabiber, Kimyon, Toz Biber, Nane, Tarçın, Çörekotu ve Kekiktir. Kırmızı Biber yüzde 25’i aşan payıyla açık ara en çok tüketilen baharattır. Kırmızı Biber, 250 bin tondan fazla üretimle yerli üretimin yarısından fazlasını oluşturmaktadır. Kekik, Defne Yaprağı ve Nane üretimi Kırmızı Biberi takip etmektedir.
Dünya baharat ticaretinin 2022 yılında 15,1 milyar dolara ulaştığı tahmin edilmektedir. 2030 yılında ortalama yüzde 4’e yaklaşan büyümeyle 20,2 milyar dolara ulaşacağı öngörülmektedir. Dünyada en büyük baharat üreticisi (12 milyon ton) ve ihracatçısı Hindistan’dır. Hindistan’ı sırasıyla Vietnam ve Çin izlemekte. Dünya ticaretinin yüzde 20’sini Hindistan, yüzde 13’ünü Vietnam ve yüzde 10’unu Çin yapmaktadır. Geniş küme tıbbi ve aromatik bitkisel ürünlere tüm dünyada 2018 yılında 250 milyar dolar olan talebin, 2024 yılında 320 milyar dolara tahmin edilmektedir. Türkiye’nin payı 400 milyon dolar ihracatla yüzde 0,2’nin altındadır.
“Türkiye 100 kadar baharat bitkisini ihraç ediyor”
Dünyada ticarete konu olan 350 baharat bitkisinden bir kısmı küçük miktarlarda da olsa 100’ünün ihracatı hali hazırda ülkemizden yapılmaktadır. 2021 yılında ihracatımız 210 milyon doları aşarken, 2022 yılında 169 milyon dolara inmiştir. ABD, Almanya ve Çin en çok ihracat yaptığımız ülkelerdir. ABD, baharat ihracatımızda 22 milyon dolarla, kekik ihracatımızda ise 10 milyon dolarla ana pazarımızdır. Kekik ve Defne Yaprağı bir tarafta dünya üretiminin yarısını oluşturmakta, aynı zamanda toplam ihracatımızın da yüzde 70’e yakınını karşılamaktadır. 100 milyon doları aşan ithalatımızda en önemli kalemler sırasıyla Hindistan Cevizi, Kimyon ve Karabiber’dir.
Aromatik bitkiler ve baharat gıda sektöründe belki de gelişime en açık ve büyük potansiyeli olan bir sektördür. Birçok gıda kategorisiyle karşılaştırıldığında dünyada talebi somut olarak artan, teveccüh gösterilen önümüzdeki dönemde büyüyeceği en net görülen alanlardan biridir. Dünyada bir tarafta yeni lezzetlere kapı açarken, faydalı gıda trendinde de önemli yer almaktadır. Doğala en yakın olarak işlenmesi, zararlı olarak düşünülen maddelerin içeriğinde oldukça düşük olması, insana faydalarının sürekli gündeme geldiği bir ürün grubu olarak konumunu güçlendirmektedir.
Bugün bulunduğumuz nokta, bulunmamız gereken yerin oldukça gerisindedir. Öncelikle sektörün yarattığı değer zinciri içerisinde tarımsal üretimden son tüketiciye tüm aşamalarda alt yapının güçlendirilmesi gerekmektedir. Bir yandan ifade edilen büyük potansiyeli yanında, diğer yandan kategorimiz gıda sektörünün en az organize kategorilerden biridir. Değer zincirinin tüm aşamalarında yönetim ve koordinasyon eksiği vardır. Tarafları bir araya getirecek ürün konseyi veya üst birlik şeklinde bir organizasyon da bulunmamaktadır. Değer zincirinde yer alan çiftçi, toplayıcı, aracı, işleyici, toptancı, perakendeci, ihracatçı, ithalatçı ve tüketici gibi aktörlerin şeffaf platformlarda bir araya getirilerek bilgi paylaşımı sağlanmalıdır.
“Baharat sektöründe kültür tarımının geliştirilmesi gerekmektedir”
Ülkemizin sahip olduğu coğrafyanın sunduğu çeşitlilik içerisinde birçok baharat ve aromatik bitki yetişmektedir. Ancak, iç piyasa ve dış piyasaların en önemli beklentisi, belli bir kalite ve standart dâhilinde süreklilik içerisinde yapılan üretim ve neticesinde arzıdır. İç ve dış piyasaların talep ettiği miktar ve kalitede baharat ve aromatik bitki üretimi yapılamamaktadır. Daha çok doğadan toplamayla yapılan üretim, sektörün ham madde ihtiyacını sürekli ve kesintisiz olarak karşılamamaktadır. Doğadan toplananların düzene sokulması, kültür tarımının geliştirilmesi gerekmektedir. Sürdürülebilirlikte alınması gereken çok yol vardır.
Üretim hacmi derinliği yeterli olmayan sektörde katma değer sağlayacak ürünlerin geliştirilmesi çok önemlidir. Üretimden satışa özel destek ve teşvik programları elzemdir.
Biz ülke olarak üretime – tarımına değer verdiğimizi her fırsatta açıklamaktayız. Ancak ürünün ticari değeri artmadan bir yere gelmek mümkün olamamaktadır. Talebe uygun standartta üretilen ürün, doğru biçimde paketlendiğinde – pazarlandığında değerli olacağı açıktır. Maalesef Türkiye’deki baharat ticareti, ihracat da dâhil, genelde açık dökme ürünler üzerinden sürmektedir. Sektörde içeride kuvvetli markamız çok azdır. İhracat da ise yoktur. Bu durumda hedeflerimiz de büyük uluslararası firmaların tedarikçisi olmayla sınırlı kalmaktadır. Bu durum ürün çeşitlenmesini de engellemekte, kolay ticareti yapılacak, ağırlıklı mono ürünlere yoğunlaşmakta, katma değerli ürünler üretememekte ve ihraç da edememekteyiz.
Dış ticarette büyüyeceksek “Türk Baharatı” ürün imajını yaratmamız şarttır. Türk Kırmızı Biberinden Türk Kekiğine, Türk Kimyonundan, Türk Defne Yaprağına kadar “Türk Ürünü” markasını oluşturmalıyız. Ülke markası ve altında sağlam özel markalar olmadan katma değerli ürünleri geliştirmemiz de mümkün olamayacaktır.
İfade edilen çerçevede ABÜDER, kuruluşundan itibaren bakanlıklarımız, akademik çevreler, üreticiler ve tüm paydaşlarla işbirliği içinde sektörü daha ileriye taşımayı ve Türkiye’yi, küresel baharat ve aromatik bitki tedarikçisi konumuna getirmeyi amaçlamaktadır.
Sektörde sürdürülebilirliği desteklemek, pazarlama - markalaşma nosyonunu yerleştirmek, dünya ticaretinde var olmak için “Türk baharatı” ürün imajını geliştirmek ABÜDER‘in öncelikleri arasında yer almaktadır. Aktif bir TGDF üyesi dernek olarak tarım ve gıda politikalarını daha iyi anlamak ve katkı yapmak arzusunu da taşımaktayız.”