COVID-19 sonrası CEO'ların yeni normalinin ne olacağı TGDF Akademi tarafından düzenlenen video konferansta değerlendirildi. Katılımcıların yoğun ilgi gösterdiği Video Konferansın konukları Savola Türkiye Genel Müdürü Houmer Balazadeh, Ajinomoto Örgen Gıda CEO’su Sinan Altun ve Unilever Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Kölükfakı oldu...
Houmer Balazadeh: "Gıda güvencesi çok stratejik bir konu"
Sözlerine gıda güvencesine değinerek başlayan Balazadeh, şunları söyledi:
"COVID-19 salgını bize çok şey öğretti. Gıda güvencesi çok stratejik bir konu. Bundan sonra ülkeler bu konuya çok daha dikkatli yaklaşacak. Bu artık uzun vadeli bir yaklaşım. COVID-19 bitse bile başkaları gelecektir. Bundan sonra bir savaş olursa, bu 'gıda güvencesi savaşı' olacaktır.
Ülke olarak kendimizi belli bazı ürünlere bağladık. Ancak bunun gibi kriz durumlarında bu ürünlere erişim tehlikeye girdiğinde elde başka alternatiflerin de bulunması lazım.
"Tüketiciler ambalajlı ürünlere yöneldi"
Son aylarda tüketici davranışları değişti. Ambalajlı ürünler artık daha fazla satılıyor, çünkü daha güvenilir oldukları düşünülüyor. Bu bağlamda gelecek planlaması için tüketiciyi izlememiz, anlamamız lazım. Tüketici şimdilik zorunlu olduğu için bu tercihte bulunuyor olabilir. Sektör tutarlı bir iletişim ile bu tercihin kalıcı olmasını sağlamak zorunda. Ambalajlı gıdaların mikroplardan ari olduğunun iletişimi gelecekte de yapılmalı.
Evden (home office) çalışmak işimizin bir parçası oldu. Bu durum maliyet başta olmak üzere bazı avantajları beraberinde getirdi. Normal hayatta evden çalışma, teoride vardı. Şimdi bu konuda pratiğimiz de var. Bu durum artık geriye dönmez. Tamamı olmasa da bundan sonra çalışanların en az yarısı evden çalışmaya devam edecek.
Salgın sonrasında sözleşme ve protokollerdeki mücbir sebepler konusu ön plana çıktı. Artık iş anlaşmalarında buna daha dikkat edilecek.^COVID-19 insanlık için büyük bir tecrübe oldu. Öncesi ve sonrası bir olmayacak."
Sinan Altun: "Tüketici alışkanlıkları, piyasa dinamikleri değişti"
Tüketimdeki alışkanlıkların değiştiğinden ifade eden Altun, konuşmasında şu sözlere yer verdi:
"COVID-19 sürecinde bütün yöneticilerin öncelikleri çalışanların sağlığı ve güvenliği, işin sürekliliği ve topluma sağlanacak katkı olduğunu söyleyen altın, bu süreçte ortaya Yeni Normal kavramı çıktığından söz etti. Tüketici alışkanlıkları, piyasa dinamikleri değişti. Evde yemek yapma yaygınlaştı. Daha seyrek ve toplu alışveriş yanında ambalajlı ürünleri tercih etme oranı arttı. Alışveriş kanalları değişti, e-ticaret çok hızlı büyüdü. E-ticarete hazır olan şirketler bunun çok faydasını gördü.
Ev dışı tüketim çöktü. Restoranlar yeniden açıldığında yeni normaller geçerli olacak. Masa aralıkları genişleyecek, kapasite düşecek, yeni hijyen kuralları gelecek.
Lokal olarak tedarik zincirinin önemi arttı. Kriz tedarikçilere “just in time” sistemi yerine bazı alanlarda stok tutulması gerektiğini hatırlattı. Yerli malı kullanımı yeniden önem kazandı.
COVID-19 sürecinde örneğin sirke gibi bazı ürünlerde talep karşılanamadığında merdiven altı üretim bu boşluğu doldurdu. Salgın nedeniyle tüketicilere kötü ürünler gitmeye başladı. Gıda endüstrisinin bu durumu gözden geçirmesi, tüketiciye yanlış ve kötü ürünlerin gitmesini önleyecek adımları atması gerekli.
"Tüketici COVID-19 endişeleri nedeniyle ambalajlı ürünleri tercih ediyor"
İşleme ve ambalajlama süreçlerindeki doğallığın tüketiciye aktarılması gerekiyor. Bu durum ürün iletişimine çevrilmeli. Tüketici COVID-19 endişeleri nedeniyle ambalajlı ürünleri tercih ediyor, burada rehavete kapılmadan iletişime devam edilmeli. Ürünlerin nasıl üretildiği bir şekilde, dijital yollar da kullanılarak tüketicilere aktarılmalı. Ambalajlı gıda sektörü bu iletişim sayesinde krizden daha güçlü çıkmalı.
Daha önce yavaş adımlarla ilerleyen dijitalleşme bir anda süratlendi. Dijital transformasyonun etkileri hem şirket içi, hem dışı iletişimde kendini gösterdi, home office çalışılmaya başlandı. Çalışma hızı arttı. Belki bir daha eski sisteme dönülemeyecek. Dönülse de ofis düzenleri, organizasyon yapıları değişecek.
Yeni normal karar alma süreç ve mekanizmalarında değişimler getirecek. Daha hızlı kararlar alabilmek için nerelerde nelerin değişmesi gerektiğine bakılmalı. Bu süreçte herkes yeni normali birbirinden öğrenecek, beraber belirleyecek. Bundan korkulmamalı."
Özgür Kölükfakı: "Türkiye bu dönemde birçok dönüşümü yaşadı"
Firmaların COVID-19'a nasıl yanaştığını aktaran Kölükfakı, şunları aktardı:
"COVID-19’a küresel ya da yerel birçok şirketçe 5 ana başlıkta yaklaşılıyor, insan boyutunda çalışanların ve tüketicilerin sağlığı, tedarik zincirinin devamlılığı ve ürünün bulunurluğunun sağlanması, talebin sürekliliğinin sağlanması, nakit boyutunda yaşanan muazzam krizin devamında nakit akışı ve operasyon maliyetlerinin en iyi şekilde yönetilmesi, toplumsal boyutta sürdürülebilirlik ajandası.
Türkiye bu süreçte birçok değişimlerden geçti. Ürünlerde yenilik ve eşsizlik yerine bulunurluk ve erişilebilirlik tercihlerde ön plana çıktı; fazla stok bulunduranlar kazançlı çıktı; kolay bozulmayan hijyen ve gıda ürünlerinin ciddi şekilde stoklanması yaşandı; evde yemek pişirme oranları ciddi şekilde arttı; insanlar çekirdek aile formatında birbirine yaklaştı; online alışveriş %49 oranında yükseldi. E-ticaret kanalları daha hızlı transformasyona uğrayacak. Yıllardır dijital dönüşüm yapılmaya çalışılıyor. COVID-19 bu konuda en büyük dönüşümü yaptı.
"COVID-19 ile gıdaların değeri anlaşıldı"
COVID-19 küresel anlamda şu değişimleri getirecek; gıdaların değeri anlaşıldı. Eskiden dünya ucuz seyahat ve ürünler sayesinde global bir köy gibi görülürken, şimdi ithalat ve ihracat kısıtlamaları nedeniyle yerli malı değere bindi. Yokluk psikolojisi yaşanırken gıdaların değeri daha çok anlaşılacak. Gıda atıkları azalacak. İnsanlar daha tutumlu olacak.
İkincisi ambalajlı ve raf ömrü uzun ürünlerin değeri daha fazla artacak. Bu ürünler COVID-19 sonrasında hem stoklama kolaylığı, hem de bizi bekleyen resesyon nedeniyle ekonomik avantajları ile ön plana çıkacak. Eskiden ambalajlı ürünler hakkında olumsuz iddialar ortaya atılırdı. COVID-19 ambalajlı gıdaların daha doğru değerlendirilebilmesine vesile olacak, kurutma ve dondurma gibi işlemler artık çok daha doğal algılanacak. Ambalajlı gıdaların sağlık algısında büyük bir dönüşüm olacak.
Üçüncüsü ise yemek pişirme ve sosyal boyut; COVID-19 nedeniyle insanlar evlerinde zaman geçirmeye başladı. Yemek yapmak insanları kaynaştıran bir etkinlik. İnsanlar artık eşleri, çocukları ile yemek yapıyor. Pazarlama etkinlikleri de bu yöne kayacak. Sosyal platformlarda yapılan pazarlama girişimleri evdeki insanları eğlendirmeye yönelik bir hale gelecek.
COVID-19 dünyaya önemli bir fırsat sundu. İnsanlığa bir stres testi yapmış oldu. Örneğin bu dönemde karbondioksit salınımının düşmesi bu konudaki bilinci artırdı. Salgın hem sosyal, hem politik birçok değişimi tetikledi, tetiklemeye de devam edecek. Gıda şirketleri bu değişime en önemli katkıyı sağlayacak.
Bu durum bütün insanlık için bir uyanış oldu. Paydaşlar olarak bu krizden hep beraber çıkacağız. Bu bir anda olacak bir değişim değil, daha ziyade bir yolculuk. Bu yolculuğa hep beraber çıkacağız."