COVID-19 Sonrası Medya İletişim ve Pazarlama Dinamikleri

COVID-19 Sonrası Medya İletişim ve Pazarlama Dinamikleri

COVID-19 Sonrası Medya İletişim ve Pazarlama Dinamikleri

TGDF Akademi COVID-19 sonrası medya iletişim ve pazarlama dinamiklerini konunun uzmanları ile masaya yatırdı. TGDF Yönetim Kurulu Üyesi Ebru Şenel Erim’in moderatörlüğünde gerçekleşen konferansa konuşmacı olarak Tunç Berkman, Ali Gizer ve Şebnem Atay katıldı.

TBS Investment & management Partner Pazarlama Marka Girişimci Tunç Berkman konuşmasında marka ve iletişimde uyulması gereken ana prensiplere ve yeni normal kavramına değindi:

Tunç Berkman: “Üreticiler ürünlerinin güvenilirliğine dair iletişimi yapmalı”

“COVID-19 sonrasında tüketicilerin en önemli sorunlarından biri kendilerini nasıl koruyacakları oldu. Her ne kadar hastalığın yiyeceklerden bulaşmadığı açıklansa da, tüketiciler satın aldıkları ürünleri yıkayarak, açık havada bekleterek kendilerini korumaya çalıştı. Bu konuda bilgiler hep sağlık profesyonellerinden geldi. Üreticilerin ürünlerinin nasıl üretildiği ve ambalajlandığına, oradan evlere nasıl geldiğine dair iletişimi yapmaları gerekli. Ancak bu iletişim “hastalığı hep beraber atlatacağız, güzel günler gelecek” şeklinde yayınlar yerine, firmanın virüsün ve hastalığın yayılmasını engellemek adına yaptıklarını gösterecek şekilde olmalı.”

“Yeni normal bir geçiş dönemi”

“Bu dönemde markaların icraata dönüşen mesajlar vermeleri gerekli. Markalar çalışanların ve tüketicinin yanında olduğunu, COVID-19’a ve sosyoekonomik etkilerine karşı aksiyon aldığını göstermeli.

Yeni normal diye bir şey hayatımızda kalıcı olacaksa gıda sağlık gibi alanlarda sektörel iş birliği yapılarak tüketici bilgilendirilmeli. Toplum birlikte hareket edebilmeli. Bu dönem insanların tek başına ve bireysel olarak bir şey ifade etmediğini, birlikte hareket edilmesi gerektiğini ortaya koydu.”

Ali Gizer: “Bu dönem araştırma yapmak için kötü bir zaman”

GTAlign UK Araştırma ve Sürdürülebilirlik Danışmanı Ali Gizer ise COVID-19 sonrası trendlere ve sürdürülebilirlik konularına eğildi:

“COVID-19 ile birlikte birtakım değişimlerin yaşandığı ve bu değişimlerin devam edeceği bir gerçek. Bu konuyla ilgili mikro düzeyde trendler veya trend ipuçları mevcut. Ancak bu dönem araştırma yapmak için kötü bir zaman. Veri kaynakları şu anda önlerini göremiyor. İnsanların bu ortamda rasyonel cevaplar verebilme ihtimalleri düşük. Bu nedenle halihazırda trendlerle ilgili yayınlanan veri ve araştırmalara temkinli yaklaşmak gerekiyor.

“Sürdürülebilirlik konusu mikro trendlerden çok etkilenmiyor”

“Sürdürülebilirlik konusu mikro trendlerden çok etkilenmiyor. Sürdürülebilirlik yolcuğunda COVID-19 büyük bir kasis değil. Sektörler yerinden oynadı, ancak makro trendler devam ediyor.

Son dönemde dünyada 4,5 milyon ölüm gerçekleşti. Teşhis konulamayan ölümler de dahil bunun 1 milyonunun COVID-19 kaynaklı olduğu düşünülebilir. Salgın dışında kalan ölümlerin önemli bir kısmı sıtma gibi aşısı, ilacı olan hastalıklardan, sigara kullanımı gibi önlenebilir davranışlardan kaynaklanıyor. COVID-19 şu anda sadece aşısı veya ilacı olmadığı için büyük. Bu devam edecek bir durum değil.

Kaldı ki COVID-19 nedeniyle sürdürülebilirlik hedeflerinin hiçbir maddesinden vazgeçilemez. Bunun için net bir gerekçe yok. Bunlardan vazgeçilmediği gibi Emission 1.5 belgesine COVID-19 salgını başladığından beri 180 üzerinde küresel ölçekli firma imza attı ve sürdürülebilirlik hedeflerine harfiyen uyacağını açıklamış durumda.”

Şebnem Atay: “Tüketicilerin gelecekle ilgili endişeleri üç başlık altında toplanıyor”

Brand Anatolia Yönetici Ortak ve Marka Danışmanı Şebnem Atay ise bir sunum yaparak tüketici eğilimlerini ve markaların yapması gerekenleri değerlendirdi:

“Tüketiciler COVID-19’un gelecekteki potansiyel gelişmelerini düşünerek onları en çok endişelendiren başlıkları sıraladılar. Bunlar 3 ana başlık altında toplanıyor:

  1. Sağlık: Tüketicilerin en büyük korkusu kendilerinin ve ailelerinin sağlıklarını kaybetmesi
  2. Ekonomi: Ekonomik zorluklar, iş kaybı, ülkenin zarar görmesi
  3. Gıda alışverişi: Gıda markalarına ve ürünlerine ulaşamamak

COVID-19 sürecinde tüketicilerin ruh hali endişeli, kafası karışık, depresif. İnsanlar önlerini göremiyorlar. Bu süreçte ve sonrasında şirketlerin tüketiciye ulaşabilmeleri için bazı aksiyonlar almaları gerekiyor.

“Markalar ev okazyonunu sahiplenecek ürün konseptleri planlamalı”

Tüketici ile pozitif iletişim kurulmalı. Evde yemek yeme ve vakit geçirmede artış var. Markalar ev okazyonunu sahiplenecek ürün konseptleri ve iletişim yolları planlamalılar. Bu dönemde güvenilir ve sağlam markaların ürünleri daha çok önem kazandı. Bu nedenle promosyon ve indirimlerin önem kaybettiği göz ardı edilmemeli. Aynı zamanda raf ömrü uzun ürünlerin satışı da arttı. Bir diğer değişim de açık pazarın hakim olduğu ürün kategorilerinin ambalajlı ürünlere kayması oldu. Bu nedenle ambalajlı gıda ve içecek pazarının büyümesi bekleniyor.

Close