Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu (TGDF) Genel Sekreteri İlknur Menlik, Türk fındığında tehditler ve fırsatların masaya yatırıldığı “Fındık İle Sağlık” Konferansına katıldı. Menlik, etkinlikte fındığın sağlık yararları üzerine bir söyleşi yapan Prof. Dr. Osman Müftfoğlu ile de bir araya geldi.
Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası (TÜGİS) ve Fındık Tanıtım Grubu (FTG) tarafından düzenlenen “Fındık İle Sağlık” etkinliği, 27 Eylül’de İstanbul’da gerçekleştirildi.
Türkiye’nin en önemli tarımsal ihracat ürünü olan fındığın, sektör paydaşları ile uzmanlar tarafından masaya yatırıldığı etkinlikte konuşan TÜGİS Başkanı Necdet Buzbaş, Türkiye'nin dünya fındık üretiminin yüzde 70-75’ini gerçekleştirdiğini söyledi. Buzbaş, “Bu değerli ürünü ne yazık ki yeterince tüketmiyoruz. Üretilen fındığın yüzde 80’ini yurtdışına gönderiyoruz. Fındık ve sağlık ilişkisiyle ilgili bilimsel çalışmalar çok düşük. Fındık ve sağlıkla ilgili akademik çalışmalara destek vermeliyiz” dedi.
Türkiye fındık üretimi
Türkiye’nin dünya fındık üretiminin yüzde 70-75’ini gerçekleştirdiğini bildiren Buzbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Fındık, dünyada en fazla üretilen sert kabuklu ürünlerde bademden sonra ikinci sırada. Türkiye’de 43 ilde fındık yetiştirilebiliyorsa da Bakanlar Kurulu Kararı ile 16 ille sınırlandırılmış durumda. 16 ilde 700 bin hektar alanda fındık ziraati yapılıyor. Ortalama yıllık 600-650 bin ton fındık hasat ediliyor.
Dünya fındık ticaretinin yüzde 80’ini Türkiye gerçekleştiriyor. Her yıl 500 bin ton civarında fındık satışıyla yaklaşık 3 milyar dolar döviz girdisi sağlanıyor. Sağlanan bu gelirle fındık sektörü, geçen senenin rakamlarıyla otomotiv sanayinin dış ticaretiyle sağladığı gelirin yüzde 20’sine denk gelen bir satış gerçekleştirmektedir.”
“Fındık tüketimi artmalı”
Fındığın bölge halkı için değerli bir ürün olduğunu vurgulayan TÜGİS Başkanı Buzbaş, “Fındık, 400 bin aileye iş sağlayan değerli bir ürün. Bu değerli ürünü ne yazık ki yeterince tüketmiyoruz. Üretilen fındığın yüzde 80’ini yurtdışına gönderiyoruz. Fındık ihracatının yüzde 75’i Avrupa pazarına yapılıyor. Ülkeler ürünlerini beslenmedeki önemini öne çıkaracak şekilde destekliyorlar. Dünya kamuoyunda algı zenginliği sağlayarak bunun satışta kullanmaya çalışıyorlar. Fındık ve sağlık ilişkisiyle ilgili bilimsel çalışmalar çok düşük. Fındık ve sağlıkla ilgili akademik çalışmalara destek vermeliyiz.”
Hamburg Borsası şehir efsanesi!
Fındık Tanıtım Grubu (FTG) Başkanı İlyas Edip Sevinç ise serbest piyasaya geçildiği 2009 yılından bu yana fındık fiyatının piyasada arz ve talebe göre şekillendiğine vurgu yaptı. Dünyada fındığın fiyatının hep Türkiye’de belirlendiğini kaydeden Sevinç, “Ülkemizde Hamburg borsası şehir efsanesini bitirmiş değiliz. Hala ‘Fındıkta fiyatları neden Hans belirliyor da, Hasan belirlemiyor?’ diyorlar. Hiç bir zaman Hamburg’da Fındık Borsası olmamıştır. Fındıkta serbest piyasaya geçtikten sonra fiyatlar piyasada oluşmaya başladı. Bizim itiraz hakkımız yok. Üretim az olduğunda fiyatlar yükselecek, fındık çok olduğunda fiyatlar düşük olacaktır” diye konuştu.
“Türk fındığı tehdit altında”
“Son yıllarda fındıkta yaşanan üretim düşüşleri, hastalıklar ve piyasaya müdahaleler bizleri fındık üretimini ve verimliliğini ön planda tutmaya sevk etti” diyen FTG Başkanı Sevinç, “Türkiye ilk defa 2012 yılında 301 bin ton iç fındık ihraç etti. Bu 600 bin ton kabuklu fındığa tekabül ediyor. Biz biliyoruz biz daha fazla fındık olsaydı daha fazla satış yapmak mümkündü.” ifadelerini kullandı.
Bazı ülkelerin fındık üretimlerini artırma çabasında olduğuna dikkat çeken Sevinç, şunları söyledi:
“Açıklıkla ifade ediyorum, Türk fındığı tehdit altındadır. Türk fındık üretiminin dünya genelindeki payının yüzde 60’lara düşmesi önlem alınmazsa felaket olacaktır. Türkiye’de fındık üretimi ve verimliliği artırıldığı takdirde diğer ülkelerin esamesi okunmaz. Çünkü Türkiye, ticaret potansiyeli, bankacılık sistemi, lojistikteki hakimiyeti ve ithalatçı ülkelere yakınlığı çerçevesinde rakip kabul etmez. Böyle bir durumda başta İtalya ve ABD olmak üzere diğer ülkelerin rekabet etme şansı olmayacaktır. Türkiye’deki verimliliğin artırılması için yaşlanan bahçeler yenilenmeli, zirai hastalıklarla mücadele konusunda devletle özel sektörün el ele vermesi gerekmektedir. Fındıkla ilgili tüketim odaklı düşünmek zorundayız.”