Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) tarafından organize edilen Gıda Savunması Çalıştayı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürü Muharrem Selçuk, TGDF Başkanı Şemsi Kopuz ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hami Alpas’ın katılımıyla İstanbul’da gerçekleştirildi.
Düzenlenen çalıştayda konuşan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürü Muharrem Selçuk, gıda mevzuatlarını sektörle birlikte hazırladıklarını ve müdürlük olarak 80’den fazla tebliğlerinin bulunduğunu belirterek, “Biz gıdaya ilişkin mevzuatları sektörle birlikte hazırlıyoruz. Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü olarak bizim yaklaşık 30 tane gıda ihtisas alt komisyonumuz var. Üniversitelerden, diğer ilgili bakanlıklardan da temsilciler var. Bu arkadaşlarımızla beraber gıdanın mevzuatını hazırlıyoruz. 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu var. Bu bir çerçeve kanun ama bizim genel müdürlüğümüzün her gıda ve gıda grubu için 80’den fazla tebliği var. Birden fazla gıdayı ilgilendiren yatay mevzuatlarımız var. Bu çerçevede denetim faaliyeti gerçekleştiriyoruz. Yüzde 2’lik, yüzde 3’lük bir olumsuzluğun bütün sektöre yayarak zaman zaman bir dezenformasyon durumuna şahit oluyoruz.
Sektörün çalışmaları görmezden geliniyor
Biz sahada yaklaşık 6 bin 900 kişilik bir ekiple gıda denetimi yapıyoruz. Yılda yaklaşık bir milyona yakın denetim faaliyeti gerçekleştiriyoruz. Buralardan aldığımız numuneleri götürüp analiz ettiriyoruz ve uygun olmayanlarla ilgili idari yaptırım uyguluyoruz. İdari para cezası veya savcılığa suç duyurusunda bulunma. Yıllık yaklaşık 15 bin civarında idari para cezası uyguladığımız işletme söz konusu olabiliyor. Bunların da parasal değeri 73-74 milyon lira civarında bir değer” ifadelerini kullandı.
“Açık yüreklilikle söylüyorum; markalı ürünleri insanlarımız rahatlıkla alabilir”
Televizyonlarda düşük fiyatlarda bal satılmasının tüketicide güvenilirlik kaybına yol açtığını ifade eden Muharrem Selçuk, şöyle konuştu: “Balda dünyanın 2’inci büyük üreticisiyiz. Ama hanginiz piyasadan, hangi markadan alırsanız alın, bal alırken ‘acaba’ diye bir soru işaretiyle karşılaşıyorsunuz. Halbuki piyasadaki bu ürünlerde tağşiş oranı yüzde 2-3’ü geçmiyor. Bir dönem uydudan yayın yapan televizyonlar sebebiyle ciddi anlamda bu insanlar bu konuyu gündeme getirdiler. 3- 5 liraya bal dedikleri malzemeyi satmaya çalıştılar. Ondan sonra bu konularda bizim güvenilirlik yönümüz azaldı. Biz piyasada markalı, etiketli, ambalajlı ürünleri denetliyoruz. Firma bunun garantisini vermekle beraber, biz de Bakanlık olarak sorumluluğumuz olduğunu kabul ediyoruz. Bu sorumluluk çerçevesinde ürünlerin üzerine de gidiyoruz. Açık yüreklilikle söylüyorum; markalı, ambalajlı, etiketli ürünleri insanlarımız rahatlıkla alabilir ve tüketebilir. Bunu burada ifade etmek istiyorum”.
“Gıda savunması planı olmayan firmalar ABD’ye ihracat yapamayacak”
Gıdaların güvenli olarak tüketimini sağlamak üzere bir gıda savunması planının uygulamaya konulması gerektiğini söyleyen TGDF Başkanı Şemsi Kopuz, gıda savunması planı olmayan firmaların yakın bir süreçte ABD’ye ihracat yapamayacağını belirterek, “Gıdaların güvenli tüketimi için üretimden tüketime kadar tüm süreç boyunca, olası risk ve tehditlere karşı korunması büyük önem taşımaktadır. Bu tehdit ve riskler, işletme içinde gelişebileceği gibi işletme dışından da kaynaklanabilmektedir. Türkiye gıda sanayinin saygıdeğer temsilcileri; Ülkemiz dış ticaretinde önemli bir yere sahip olan ABD, bütüncül bir gıda savunması ihtiyacına cevap verecek Gıda Güvenliği Modernizasyon Kanunu’nu uygulamaya koyacak. Artık bir gıda savunması planı olmayan firmalar ABD’ye ihracat yapamayacak. Gıda Savunması, sadece ABD’nin değil, diğer ülkelere gıda ihracatında da artık bir önkoşul haline gelmiş durumda. Peki gıda savunması sadece ihracatımızın devamı için mi önemli? Maalesef yaşadığımız örnekler, ülkemizde güvenli gıda tüketiminin önündeki her türlü risk ve tehdidi bertaraf etmemiz için gıda savunmasını önceliklendirmemiz gerektiğini gösteriyor. Kısa bir süre önce çoğunluğu Manisa merkezli askeri birliklerde yaşanan gıda tüketimi kaynaklı olaylar hala hafızalarımızda Daha iki gün önce Kocaeli ve Rize’de yurtta kalan onlarca öğrencimiz yedikleri yemekten rahatsızlanarak hastanelere taşındı. Bu örnekler, gıdaların güvenli olarak tüketimini sağlamak üzere bir gıda savunması planımız olması gerektiğini ortaya koymaktadır” diye konuştu.
“Kayıt dışı üretimle insan sağlığını hiçe sayanlar en ağır şekilde cezalandırsın”
Tüketicilerin gıdaları güvenle tüketebilmeleri için ‘Gıda Savunması’ başlığı altında toplanan önlemlere riayet edilmesi gerektiğini vurgulayan Başkan Kopuz, şu ifadeleri kullandı: “Gıda sanayi firmalarımız, tüketiciye sundukları ürünlerin güvenli tüketimi önünde engel oluşturabilecek risk ve tehditlere karşı gerekli önlemleri zaten uygulamaktadır. Ancak iş sadece üretimle, gıdaların uygun koşullarda marketlere ulaştırılmasıyla bitmiyor. Tüketicilerin gıdaları güvenle tüketmeleri ve herhangi bir sağlık sorunu yaşamamaları için, sürecin diğer aşamalarında da ‘Gıda Savunması’ başlığı altında toplanan önlemlere riayet edilmesi gerekiyor. Takdir edersiniz ki bu konu, hiçbir kişi ya da kuruluşun inisiyatifine bırakılmayacak kadar önemli. Bu sebeple, Gıda Savunması, kamu otoritesi tarafından bir regülasyon alanı olarak ele alınmalı ve bu iş kurala bağlanmalıdır. Yani kuralı devlet koysun ve kurala uymayanları, kayıt dışı üretimle insan sağlığını hiçe sayanları en ağır şekilde cezalandırsın”.
Çalıştay'da, ODTÜ Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hami Alpas, "Gıda Savunması, Nedir-Ne Değildir?" başlıklı sunum yaptı. Alpas, TGDF ile Gıda Savunması konusunda Türkiye’de ve ABD’de yaptıkları çalışmalardan bahsetti.