Türkiye – Afrika 1. Tarım Bakanları Toplantısı ve Tarım İş Forumu, Antalya’da gerçekleştirildi . Türkiye ve Afrika ülkelerinden üst düzey yetkililer ile sektör temsilcilerini bir araya getiren organizasyonda, “Gıda Güvenliğinin Sağlanmasında Türkiye-Afrika Kırsal Kalkınma Ortaklığı” teması işlendi.
Türkiye – Afrika 1. Tarım Bakanları Toplantısı ve Tarım İş Forumu’nun açılışı, Başbakan Binali Yıldırım, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik ile Gine Devlet Başkanı ve Afrika Birliği Dönem Başkanı Alpha Conde ve Somali Cumhurbaşkanı Muhammed Abdullah Fermacu’nun katılımıyla yapıldı.
Başbakan Yıldırım’dan FETÖ uyarısı
Açılışta konuşma yapan Başbakan Binali Yıldırım FETÖ terör örgütünün faaliyetlerine karşı önlem alınmakta gecikilirse, Afrika ülkelerinin de aynı tehditle karşı karşıya kalabileceği uyarısında buldu.
Başbakan Binali Yıldırım ayrıca şunları kaydetti:
“Havacılık sektörü 6 kat büyüdü. Türkiye bugün dünyanın en büyük havalimanını İstanbul’a yapıyor. Bugün artık THY’nin 50’den fazla noktaya uçuşu var. Bu büyük bir kolaylık. Doğrudan biniyorsunuz, Afrika’daki ülkeye gidiyorsunuz. Zaman ekonomisi diye bir şey var. Zaman, günümüzde paradan daha değerli. Biz ilk adımı bununla attık. İkinci adımı büyükelçilerimizin sayısını artırarak yaptık.
Kazan kazan yöntemi ile hem ikili ilişkilerimizi hem de Afrika Birliği ile bütün kıtanın konularını görüşüyoruz.
Türkiye’nin son 15 yılda ortaya koyduğu başarı meydandadır. Başarı sadece tarım alanında değil, sadece ulaştırma, enerjide değil, topyekun kalkınmada Türkiye son 15 yılda, son 50 yılın başarısını göstermiştir.
Türkiye sosyal sorumluluk projelerinde de, Afrika’da TİKA faaliyeti ile anlamlı hizmetler yapmaktadır.”
İsraf-yoksulluk çelişkisi
Dünyada bir yanda israfın bir yanda yoksulluğun olduğuna vurgu yapan Başbakan Yıldırım, “Temel hedefimiz ve önceliğimiz bu uçurumu kapatmaktır. Bütün dünyanın dikkatini bu acı gerçeğe çekmektir. Bunu her platformda Türkiye olarak yapmanın gayreti içerisindeyiz. Gün safları sıklaştırma günüdür. Daha fazla bir araya gelme ve sorunları çözme zamanıdır. Afrika’nın sorunlarına çözümü yine Afrika’nın kendisi bulacaktır. Türkiye bu süreçte Afrika’nın yanında olmaya devam edecek. Ülkemizin de bu uzun yolda Afrika’dan öğreneceği çok ama çok şey olduğunuz biliyoruz” diye konuştu.
Forum kapsamında birçok konu masaya yatırıldı
Forum kapsamında, ülkeler arası tarımsal finansman ve krediler, tarımsal mekanizasyon ve sulama sistemleri, iklim değişikliği dayanıklılığı, tarımsal ticaret ve yatırım gibi konular ele alındı.
"Afrika küresel gıda güvencesinin de önemli bir merkezi"
Türkiye - Afrika 1. Tarım Bakanları Toplantısı ve Tarım İş Forumu kapsamında düzenlenen Tarıma Dayalı Sanayi oturumunda konuşan Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Genel Sekreteri İlknur Menlik, “Türk Gıda Sektörü olarak Afrika’yı sadece bir pazar olmanın ötesinde, tarımsal üretimde sağlanacak artış ile küresel gıda güvencesinin de önemli bir merkezi olarak görüyoruz” dedi.
Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Genel Sekreteri İlknur Menlik, Tarım İş Forumu kapsamında düzenlenen Tarıma Dayalı Sanayi (Agroindustry) oturumunda, Türk Gıda Sektörü’nün Afrika’ya bakışını katılımcılarla paylaştı.
Türk Gıda Sektöründeki gelişmeler
Konuşmasının başında TGDF’nin 26 üye derneği ile Türkiye gıda sektörünün en yetkin temsilcisi, sözcüsü konumundaki bir sivil toplum kuruluşu olduğunu belirten Menlik, gıda sanayinde faaliyet gösteren şirketlerin, iç tüketimin yanı sıra başta Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri olmak üzere çeşitli coğrafyalardaki pazarlara da istenilen nitelikte, kaliteli ürünler sunduğunu söyledi.
Tarım ve iklim değişikliği
Küresel ölçekte yaşanan iklim değişikliğinin günümüzün yadsınamaz bir gerçeği olduğunun altını çizen Menlik, yapılan projeksiyonlara göre, 2050’ye kadar dünya nüfusunun 9,6 milyara çıkması halinde küresel gıda talebinin yüzde 70 artması gerektiğini kaydetti. Menlik, şöyle devam etti:
“Gıda talebinde öngörülen bu artışa yanıt verebilmenin yolu ise tarımsal üretimin artırılmasından ve bu artışın sürdürülebilir hale gelmesinden geçiyor. Ancak bugün seragazı emisyonundaki artışlara bağlı olarak küresel ısınma ile sonuçlarını gördüğümüz iklim değişikliğinin en çok etkilediği sektörlerin başında tarım geliyor.
Dünyada kullanılabilir su kaynakları giderek azalıyor, Afrika Kıtası başta olmak üzere farklı coğrafyalarda kuraklık ve aşırı hava olayları giderek sıklaşıyor. Geçen yıl El Nino nedeniyle ortaya çıkan kuraklığın neden olduğu gıda kıtlığından, üçte ikisi Doğu ve Güney Afrika’da olmak üzere 60 milyon insan etkilendi.
Küresel su kullanımının yüzde 70’inin tarımda gerçekleştiğini düşünürsek, karşı karşıya olduğumuz tehlikenin büyüklüğünü de görmüş oluruz.
İklim değişikliği, sadece tarımda ihtiyaç duyulan su kaynaklarının yok olmasına değil, kirlilik ve başka etkenlerle tarım arazilerinde toprak bozulumuna da yol açıyor. Çeşitli sebeplerle tarım arazilerinde yaşanan daralma da, tarımsal üretim üzerinde baskı yaratıyor.”
Gıda Sanayi’nde sürdürülebilirlik yaklaşımı
Gelecekte tarım üretimi ve küresel gıda güvencesi için büyük bir tehdit oluşturan iklim değişikliğinin, üretiminde tarım ürünlerini hammadde olarak kullanan gıda sanayini de yakından ilgilendirdiğini vurgulayan TGDF Genel Sekreteri İlknur Menlik, daha pahalı hammadde tedariki, su ve enerji gibi üretim girdilerindeki maliyet artışları ile gıda üretiminin daha pahalı hale geldiğine dikkat çekti.
“BM’nin 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri arasında açlık ve yoksulluğu bitirmek, yetersiz ve dengesiz beslenme sorunlarını gidermek de var” diyen Menlik, “Söz konusu hedeflere ulaşmak bugün için oldukça zor görünse de, dünya bu hedeflerden vazgeçmemeli, ülkeler, toplumlar ve tüm sektörler, yapabileceğinin en iyisini yapmaya çalışmalıdır” dedi.
Hükümetlerarası İklim Değişikli Paneli Raporlarının iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek ülkelerden birisinin de Türkiye olacağını ortaya koyduğunu belirten Menlik, şunları kaydetti:
“Memnuniyetle görüyoruz ki, Türk iş dünyası, iklim değişikliğinin ortaya koyduğu tehlikenin farkında. Türk İş Dünyasının İklim Değişikliğine Yanıtı Projesi sonuçlarına göre, şirketlerin yüzde 74’ü iklim değişikliğini stratejilerinin bir parçası haline getiriyor, yüzde 67’si operasyonlardan kaynaklanan çevresel etkilerini yönetmeyi, su ve enerji tüketimleri ile atık maddelerin azaltılmasını amaçlıyor.
Bu noktada, küresel gıda sanayinin üretim modelini sürdürülebilirlik üzerine inşa etme yaklaşımının, Türkiye gıda ve içecek sanayinde de karşılık bulduğunu görüyoruz. Gıda sanayi şirketlerimiz, daha iyi bir gelecek için sürdürülebilir üretim ve tüketim yaklaşımıyla farklı uygulamalara imza atmaktadır. Tarladaki üretimden başlayarak gıda tedarik zincirinde verimin artırılması, kalitenin korunması, atık ve kayıpların azaltılmasına yönelik projeler hayata geçirilmektedir. Zincirin ilk halkasını oluşturan tarımsal üretimin sürekliliği için çiftçiler daha az kaynak kullanımı ile daha verimli üretim için bilinçlendirilmekte, daha ileri tarım tekniklerinin kullanımı konusunda teşvik edilmektedir.
Böylece bir yandan tarımsal üretimde verim artışı yoluyla çiftçi ailelerinin daha fazla gelir elde etmesi sağlanırken, diğer yandan sanayinin hammadde olarak kullandığı tarımsal ürünlerin sürdürülebilir tedariki garanti altına alınmaktadır.
Gıda üretiminde de, iklim değişikliğinin sebepleri arasında sayılan emisyonların azaltılması, su ve enerjinin daha verimli kullanılması, atıkların en aza indirilmesi ve hatta sıfırlanması noktasında uygulamalara imza atıldığını görüyoruz. Sanayi, bu amaçla Ar-Ge ve teknolojiye daha fazla yatırım yapmaktadır.”
Gıda Sektörünün Afrika’ya bakışı
Tarımın, dolayısıyla gıda üretiminin iklim değişikliği ile karşı karşıya kaldığı sorunların, küresel gıda güvencesinin sağlanmasını giderek daha fazla zora soktuğunu bildiren Menlik, şöyle devam etti:
“Bu noktada, dünyanın gözü, sahip olduğu bakir topraklar ile tarımsal üretim için önemli bir alternatif yaratan Afrika kıtasına çevrilmiş durumda. Bugün 54 ülke, 1 milyar 100 milyona yakın nüfustan oluşan, yıllık 2.2 trilyon dolarlık gayrisafi hasılaya sahip, her yıl ortalama yüzde 5,6 oranında büyüyen Afrika’da, tarım ve gıda sanayine yapılan yatırımların azlığı dikkat çekmektedir. Dolayısıyla, tarım, tarım ticareti, kırsal kalkınma, su kaynaklarının yönetimi ile küçük ve orta ölçekli işletmeler konusunda atılacak adımlar, kıtanın sosyo-ekonomik kalkınmasına büyük katkı yapacaktır.
Tarımsal üretimdeki artış ve teknolojiye yatırımla giderek büyüyen gıda sanayi ile bugün dünyanın önde gelen tarım ve gıda üreticisi ülkeler arasında yerini alan Türkiye, coğrafi konum itibariyle Afrika’da tarım ve kırsal kalkınma için işbirliği yapılabilecek ülkelerin başında gelmektedir.
İnanıyorum ki, Türkiye ile tarım ve gıda alanlarında atılacak adımlar, yaklaşık 20 milyar dolar seviyesindeki Türkiye-Afrika ticaret hacminin daha da arttırılmasını sağlayacaktır.
Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi olarak, Afrika’yı sadece bir pazar olmanın ötesinde, tarımsal üretimde sağlanacak artış ile küresel gıda güvencesinin de önemli bir merkezi olarak görüyoruz.
Türk gıda sektörünün en büyük sivil toplum kuruluşu olan TGDF adına, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın organize ettiği etkinlikte emeği geçenlere teşekkür ediyorum.”