Prof. Dr. Mehmet Pala’nın Gündemi: “Deneyimlerimiz Paylaşıldıkça Anlam Kazanır”

Prof. Dr. Mehmet Pala’nın Gündemi: “Deneyimlerimiz Paylaşıldıkça Anlam Kazanır”

Prof. Dr. Mehmet Pala’nın Gündemi: “Deneyimlerimiz Paylaşıldıkça Anlam Kazanır”

Üniversiteyi bitirdiğim yıllarda bizlerin iş sorunu ve gelecek endişesi yoktu. Bizim kuşak kendi geleceğimiz yerine, ülkenin geleceğine ve kalkınmasına odaklanmıştı. Bu duygularla başladığım çalışma hayatıma kendimi daha iyi yetiştirmek adına yurt dışında da okumanın ve doktora yapmanın önemli olduğunu düşündüm.

İşte böyle bir amaçla Tarım Bakanlığının yurt dışı doktora sınavını kazanarak Almanya’ya gittim. Berlin Teknik Üniversitesi’nde Gıda Mühendisliği öğrenimimden sonra aynı üniversitede doktoramı tamamlamamın, bu dönemde Almanca ve İngilizce öğrenmemin altyapımın gelişmesine büyük katkıda bulunduğuna ve ufkumu açtığına inanıyorum. O zamana göre, Türkiye’de gıda alanında daha çok mühendisliğe dayalı bir eğitim almış olmam ve doktora konumun “gıda prosesleri” alanında olmasının da mesleki açıdan bana önemli avantaj sağladığını düşünüyorum.

Yaşam beni farklı yerlere ve farklı alanlara sürükledi. Çalışma hayatımda, önce genç bir mühendis olarak Bolu’da Tarım Bakanlığının işleyişini görme fırsatım oldu. Daha sonra yurt dışında öğrenim gördüm; ardından sırasıyla Ege Üniversitesi, Antalya MEPASAN, TÜBİTAK, Döhler Gıda Sanayi,  Yıldız Teknik Üniversitesi, Gözlem Gıda Kontrol ve Araştırma Laboratuvarları ve Haliç Üniversitesi’nde öğretim üyeliği ve/veya üst düzey yöneticilik yaptım.

Toplamda yirmi yılı özel sektörde olmak üzere, otuz yıl üst düzey yönetici olarak çalıştım. İnsan dünyaya büyük ölçüde, çalıştığı kurum ve kuruluşun penceresinden bakıyor. Benim de çalıştığım her kurum veya kuruluşun penceresinden bakma imkânım oldu. Bütün bunların, hayatımı zorlaştırdığı gibi, aynı zamanda yaşamıma belli bir çeşitlilik ve renk kattığını, deneyim kazandırdığını da düşünüyorum. Aslında deneyim, yoğurdu üfleyerek yemek değil, hangi sütü üfleyerek içmek gerektiğini bilmektir. Bunun için de olayları bizzat yaşamış olmak gerekmektedir. İşte değişik sektörlerin mantığını görmüş, yaşamış ve algılamış bir insan olarak düşüncelerimi, fikirlerimi ifade etmemin ve bu yönde hareket etmemin topluma karşı bir sorumluluk olduğuna inanıyorum.

Yetişme tarzımızda “ülkeye hizmet” hep idealimiz olmuştur. Üniversite üçüncü sınıfta yaz döneminde Kayseri Şeker Fabrikası’nda staj yaparken, gezme fırsatını bulduğum Nevşehir ve Kırşehir köylerinde yoksulluğun boyutlarını, köy çocuklarının çıplak ayaklarında görmüştüm. Henüz 21 yaşında bir genç olarak ülkenin bu yoksulluktan kurtulması için büyük bir çalışma heyecanı duyuyor ve ülkeye karşı sonsuz bir sorumluluk duygusu taşıyordum.

Bizim kuşağın ülke sevgisi ve sorumluluk bilinciyle yetiştirildiğini düşünüyorum. Tüm yaşamım boyunca yaptığım her işte topluma karşı sorumluluk duygusuyla hareket ettim.

Değerli dostum Dünya Gazetesi Yazarı Dr. Rüştü Bozkurt kendi yaşam hikâyemi yazdığım kitap için 21 Ekim 2021’de, gazetedeki köşesinde şunları yazmıştı: “Bir insan meraklarının peşinden koşmuyorsa, zamana kıyarak kendi alanında derinlik ve yoğunluk kazanmıyorsa, üretmeyi bir yaşam biçimi haline getirmiyorsa, bildiklerini her araçla başka insanlarla paylaşmıyorsa ‘yaşama değer kattım’  diyemez. Yaşama bir değer katarak, kendi yaşamının deneyim ve birikimiyle başka insanların yaşamını zenginleştirmeyi hedefleyenler Mehmet Pala kitabını okumalı.”

Bana verdiği fırsatlar ve imkânlar ölçüsünde hayatın hakkını vermeye, yaşamıma anlam kazandırmaya çalıştım. Yaptığım her işin bir anlamı olsun, ülkeme ve insanlara yararlı olsun istedim. Birçok şeyi bir arada ve hem de iyi yapma isteği hep ağır bastı. Aklıma gelen ve yapılmasında da yarar gördüğüm birçok düşünce ve fikri gerçekleştirmek için gösterdiğim çabanın bazen beni bunalttığını biliyorum. Ancak, bu durumdan hiç şikâyetçi olmadım. Her şeyin anlamı ve bedeli olduğunu yıllar içinde öğrendim.

Bundan 4 yıl önce 2020 yılında profesyonel çalışmamı sonlandırdım. Ancak üniversitede ders vermeye ve öğrenci yetiştirmeye devam ettim. Pandemi hepimizin yaşamını sınırladı ve zor bir dönem geçirdik. Kısa bir süre sonra TÜBİTAK’ın daveti üzerine Türkiye Gıda İnovasyon Platformu (TÜGİP) projesinin gıda sanayi koordinatörlüğünü yaptım. Bu dönemde TÜGİP projesinin gıda sanayisine tanıtımı için çalışmalar yaptım. Nitekim 80 civarında şirketin TÜGİP’e üye yapılmasını sağladım. Bundan bir yıl önce de TÜGİP’teki görevimi tamamladım.

İki ay kadar önce TÜBİTAK üst yönetimi, TÜGİP ve Gıda Araştırma Gruplarının gıda sanayisi ile daha yakın iş birliği yapması için yapılacak çalışmaları yönetmemi istedi. Zor bir görevdi ve ayrıca yoğun çalışmayı gerektiriyordu. İstanbul’dan Gebze’ye gidiş gelişin de kolay olmayacağını ve önemli bir zamanımın yolda geçeceğini görüyordum. Böyle büyük sorumluluk ve çaba gerektiren bu görevi TÜBİTAK üst yönetiminin gerçek anlamda destek vermesi koşuluyla kabul ettim. Bu görevin bana getireceği yükün farkındayım.

Şimdi yeni bir heyecan ve istekle yıllar sonra TÜBİTAK’ta önemli bir görevi üstlenmiş oluyorum. TÜBİTAK’ın ülkemizin kalkınmasında ve halkımızın refahının arttırılmasında önemli bir rolü olduğuna inanıyorum. Marmara Araştırma Merkezi’nde kurulan TÜGİP ile Gıda Araştırma Gruplarının Ar-Ge çalışmalarına yeni bir vizyonla, değerli çalışma arkadaşlarımla birlikte bakanlıklar, üniversitelerle iş birliği içinde gıda sanayisine yönelik etkin çalışmalar yapmak için gayret göstereceğiz.

Close