TGDF, gıda güvencesini tehdit eden Rusya-Ukrayna savaşını konuştu!

TGDF, gıda güvencesini tehdit eden Rusya-Ukrayna savaşını konuştu!

TGDF, gıda güvencesini tehdit eden Rusya-Ukrayna savaşını konuştu!

Rusya ve Ukrayna arasında çatışmaya dönüşen gerginlik, dünya genelinde tarım ve gıda tedarik zincirini tehdit eder duruma geldi. En temel gereksinimlerden olan gıda güvencesinin risk altında olması sebebiyle, TGDF Yöneticileri ve Üyeleri bir araya gelerek bir değerlendirme yaptı.

Çevrim içi olarak yapılan toplantıda, Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan savaşın neden olduğu sorunlar, tedarik zincirinin aksamasıyla gıda güvencesini olumsuz etkileyebilecek kritik ürünlerdeki durum ve çözüm önerileri konuşuldu.

Demir Şarman: “Türkiye, en çok etkilenen ülkelerden biri”

Toplantının açılışında konuşan TGDF Başkanı Demir Şarman, Türkiye’nin savaşın her 2 tarafı ile ekonomik ve sosyal ilişkileri bulunduğunu, yaşanan savaşın Türkiye’yi yakından etkilediğini söyledi; “Hiç istemediğimiz bir durumla karşı karşıyayız. Rusya ve Ukrayna’dan sonra Türkiye, bu savaştan en çok olumsuz etkilenen birkaç taraftan bir tanesi.

Gıda sanayimiz, ithalat ve ihracat anlamında Rusya’yla iç içe. Enerjide bağımlılığımız çok yüksek, geçtiğimiz yıl doğalgazın %45’ini, kömürün ise %40’ını Rusya’dan ithal ettik. Ülkemize en çok turistin geldiği ülke de Rusya. Birçok sanayicimizin de Rusya ve Ukrayna’da yatırımları var” dedi.

Melisa Tokgöz Mutlu: “İhracatçılar, para tahsilatı nedeniyle kaygılı”

Rusya ve Doğu Bloku pazarının Türkiye’de üretilen yaş meyve sebze için önemli bir pazar olduğunu dile getiren TİM Mamul Sektör Kurulu Başkanı Melisa Tokgöz Mutlu, şunları söyledi:

“Şu an büyük sorunlarımız var. Bunların ilki, paranın nasıl alınacağı. Şu an tüm bankalar kapanmış vaziyette. Türkiye ve Rusya arasındaki anlaşma sayesinde Türk lirası ve Ruble üzerinden işlem yapılabiliyor. Rublenin değer kaybetmesi de ihracatçıları endişelendiriyor. TİM olarak yaş meyve sebze ihracatı yapanların Ukrayna ve Rusya’dan ne kadar alacağı olduğunu hesaplamaya çalışıyoruz. Paranın nasıl tahsil edileceği ve giden malların güvenliğinin nasıl sağlanacağı konusunda Bakanlıkla temas halindeyiz. Ticaret Bakanlığı da bu konuda yoğun çalışmalar yapıyor.

Diğer tarafta, Rusya ve Ukrayna’da ürünlerimizin tüketilmesiyle ilgili bir yatırımımız var. Türkiye Tanıtım Grubu tarafından yapılan yatırımlar ve tesis edilen iş birlikleri var. Yaş Meyve Sebze Sektörü Grubu olarak alternatif pazarlar konusunda da ciddi çalışmalar yapıyoruz ancak büyük bir navlun problemi var. Bu nedenle nereye ne kadar ulaşabileceğimizi bilmiyoruz.

Ukrayna’ya giden bazı mallara ordunun el koyduğu bilgileri var. Bu bilgiyi birkaç yerden teyit ettik. Maalesef zor bir süreç bizi bekliyor. Mamul tarafı markete gittiği için durum daha iyi. Parayı tahsil etmekte zorlanacağımız taraf açığa ve hale giden ürünler. Yaş meyve tarafı biraz ürünlerin raf ömrünün kısa olması nedeniyle daha sorunlu.

Günhan Ulusoy: “Rusya ve Ukrayna’dan buğday arzının kesilmesi endişe verici”

Toplantıya katılan Un Sanayicileri Federasyonu Başkanı Günhan Ulusoy buğday konusundaki tabloyu şu şekilde çizdi:

“Un tedarik zinciri yine gündemde. Rusya ve Ukrayna, dünyadaki toplam buğday üretiminin %14’ünü yapıyor. Ukrayna, ürettiği buğdayın 4’te 1’ini, Rusya ise yarısını tüketiyor. Sonuçta ticarete konu olan buğdayın %29’u bu 2 ülke tarafından üretiliyor. Bu kadar büyük bir arzda kesinti olması, endişe verici bir sorun. Rusya ve Ukrayna’nın buğdayı olmadan dünyada gıda arz güvenliğini konuşamayız. Dünyanın Rusya ve Ukrayna’sız bir denklem kurması mümkün değil.

Tahir Büyükhelvacıgil: “Dünyanın bir numaralı ayçiçek ithalatçısıyız”

Ayçiçeği yağındaki durumu özetleyen Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, şunları söyledi: “Ayçiçeğinde dünyanın rekoltesi 57 milyon ton civarında. 35 milyonu tonunu Rusya ve Ukrayna üretiyor. Çok uzun yıllardır bir net ithalatçısı ve bunun yanında dünyanın bir numaralı ayçiçeği ithalatçısıyız. Ülkemizin ilk 10 ithalat kaleminde 4. sırada yağlı tohumlar var, her yıl 4 milyar dolara yakın bir bedel ödüyoruz. İhtiyacımız olan 3 milyon tonluk ayçiçeğini maalesef üretemiyoruz. Geçen yıl 1,7 milyon ton rekolte oldu ve ithalat devam etti. Şu anda Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle sıkıntılı bir durum var.

“15 Nisan’a kadar yetecek yağ kaldı”

Geçtiğimiz gün sektörle görüştük. 15 Nisan’a kadar 100 bin ton civarında ürünümüz var. 15 Nisan’dan sonra raflarda ürün bulunamayabilecek kadar ciddi bir sıkıntımız var.

Ülkemizdeki yağ tüketiminin %85’i ayçiçek yağı şeklinde. Tüketimin de çeşitlendirilmesi gerekiyor.

Biyogüvenlik kurallarında AB’nin kabul ettiği 36 genetiği değiştirilmiş ürün var. Bizim kabul ettiğimiz 13 civarındaydı, bir kısmının da günü geçti, şu anda 5-6 gen civarında ürüne onayımız var. AB’nin kabul ettiklerine bizim de onay vermemiz lazım. Soya yağının tüketimine onay verebiliyor olmamız lazım. Soyanın küspesi, çok yüksek protein değeri olduğundan ülkemizde hayvan yemlerinde kullanılıyor. Ancak, yağ olarak kullanamıyoruz.

Bilimsel veriler, yağın 240 C’ye kadar kaynadığı için rafinasyon sonrasında GDO içermediğini gösteriyor. Bunu, ürün çeşitliliğinin arttırılması için söylüyoruz.

Bir diğer konu da endüstrimizde çokça kullanılan palm yağı. Çok fazla miktarlarda kullanıyoruz. Orada da Endonezya, Malezya gibi ülkelerin vergisi farklı. Biz bu vergilerin de düşürülmesini istiyoruz. Bu sayede palm yağının endüstride daha çok kullanılacağını ve ayçiçek tüketimine daha çok ürün kalacağını düşünüyoruz.

“Türk çiftçisi ayçiçeği ekmek istemiyor, desteklerin artması lazım”

Bir diğer sorun, çiftçimizin ayçiçek ekmek istememesi. 3 yıldır çiftçi büyük kâr etti. Ancak enerji ve gübre fiyatlarının yüksek olması, ayçiçek ekiminden uzaklaşma söz konusu. Burada da mutlak surette ayçiçeği ekiminin desteklenmesi ve destekleme fiyatlarının arttırılması gerekiyor.

Dünya genelinde mevcut fiyatlar ton başına 1400 dolar olarak görünse de ihalelere teklif veren yok. Fiyatın karşılığı ton başına 2000 dolar. Bu, 5 litrelik yağın 200-250 lira olması demek. O da ürün bulabilirseniz. Yağ elzem bir ürün, dolayısıyla durum çok vahim.

Devletimizin yakın ülkelerden ürün tedarikine yardımcı olması gerekiyor. Rusya’da ürün var, oradan da ürün getirebiliyor olmamız lazım.”

Rusya ve Ukrayna, tarımsal ürünler için neden kritik?

Rusya ve Ukrayna tarımsal üretim ve ticarette önemli ülkeler ve Türkiye’nin önemli ticaret ortakları.

2021 yılı ÖTS verilerine göre Türkiye’nin en fazla tarımsal ürün ithal ettiği ülkeler arasında Rusya 3,9 milyar dolar ile ilk sırada. Ukrayna ise 1,4 milyar dolar ile 4. sırada.

Rusya, Türkiye’nin en fazla tarımsal ürün ihraç ettiği ülkeler arasında 1,5 milyar ile 3. sırada. Ukrayna ise 360 milyon dolar ile 16. sırada.

Türkiye’nin en fazla ithal ettiği gıda ürünü olan buğdayda, 2021 yılında 2,3 milyar dolarlık (7,8 milyon ton) ithalat yapılmış. Bu ithalatın en fazla yapıldığı 2 ülke, Rusya (1,7 milyar dolar buğday ithalatı) ve Ukrayna (0,4 milyar dolar buğday ithalatı). Yani 2021 yılında Türkiye’nin en fazla ithal ettiği gıda ürünü olan buğdayın %90’ı Rusya ve Ukrayna’dan geldi.

Türkiye’nin en fazla ithal ettiği 2. gıda ürünü, 1,5 milyar dolar ile soya fasulyesi. Ukrayna burada 0,2 milyar dolar ile 2. sırada.

Türkiye’nin en fazla ithal ettiği 3. gıda ürünü, 1,1 milyar dolar ile ham ayçiçek yağı. Rusya burada 0,97 milyar dolar ile ilk sırada, Ukrayna 0,06 milyar dolar ile 3. sırada. Ayçiçek yağında da ithalatın %90’ından fazlası Rusya ve Ukrayna’dan geldi.

Bu rakamlar, Rusya ve Ukrayna’nın Türkiye için ne kadar büyük ticaret ortakları olduğunu, bu 2 ülkenin tarım ve gıda tedarik zinciri için önemini gösteriyor.

 

Close