Değerli Dostlar,
Hem ülkemiz hem de tüm dünya için oldukça zorlu dönemlerden geçmeye devam ediyoruz. Doğal afetler, savaşlar, göçler, terör, toplumsal gerginlikler, ekonomik ve mali krizler, iklim değişikliğinin etkisiyle yaşanan olağanüstü hava olayları gibi çok sayıda dinamiğin içinde olduğu çoklu krizler çağında yaşıyoruz.
Küresel jeopolitik değişiyor. Tedarik zincirleri, enerji yolları, güç dengeleri de değişiyor. Pek çok sorunumuzun aslında dünyanın sorunlarıyla ortak olduğunu söyleyebiliriz.
Güvenilir gıdaya ulaşmak, gıda arz ve güvenliğinin sağlanması da en stratejik konulardan biri. Çünkü dünyada tarımsal üretimi etkileyen koşullar hızla değişiyor. Toprak ve su kaynaklarının azalması ve kirlenmesi, küresel gıda arz güvenliği, gıda milliyetçiliği, gıda ticaretindeki korumacı eğilimler ve tarımsal girdi fiyatlarındaki istikrarsızlık, küresel ısınma gibi etkenler, bu sektörde gelecek planlamamızı daha gerçekçi, verimli ve sürdürülebilir temeller üzerine oturtmamızı zorunlu hale getiriyor.
Ülkemiz tarım hasılasında da Avrupa’da birinci ve dünyada ilk onda yer alıyor.
Ancak gerek ülke ekonomisine katkısı, gerekse istihdama katkısı nedeniyle tartışmasız olarak stratejik bir sektör olan tarım ve gıda sektörü artan üretim maliyetleri yüzünden güç kaybediyor. Sektörün önündeki en önemli sorun; artan girdi maliyetleri, işçilik ücretleri ve navlun bedelleri gibi unsurların üretim maliyetlerini ciddi oranda artırması olarak karşımıza çıkıyor. Örneğin Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı 2023 yılı Aralık ayı Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi (Tarım-GFE) tarımda girdi maliyetlerinin bir yılda yüzde 41 arttığını gösteriyor. Malumunuz işçiliğin çok yoğun olarak kullanıldığı sektörümüzde, aralık ayında açıklanan zam oranıyla birlikte Asgari Ücret yıllık bazda yüzde 99.9 oranında arttı. Bir diğer temel girdimiz mazot ise yıllık bazda yüzde 68 yükseldi. Tarımsal girdi fiyatlarındaki artış sadece üreticiye değil, aynı zamanda tüketiciye de olumsuz yansıyor. Ayrıca bu durum üreticilerimizin küresel piyasalarda rekabet gücünü zayıflatmanın yanı sıra ihracat potansiyelini de olumsuz yönde etkiliyor.
Bu olumsuz yansımaların önüne geçmek için üreticilerimizin küresel piyasalarda rekabet edebilirliğini artırmak ve iç piyasadaki fiyat artışlarını dengelemek amacıyla etkili bir ihracat destek mekanizmasının gerekli olduğunu düşünüyoruz. Geçmiş dönemlerde olduğu gibi etkili bir “Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu (DFİF)” mekanizmasıyla seçili sektör ve ürünlerde ihracatçıların desteklenmesi, tarım ve gıda sektöründeki bazı sıkıntıların çözümünde önemli bir adım olabilir düşüncesindeyiz. Bu yöntemle, enflasyon ve devalüasyon ile mücadele edilirken, ihracatçıların döviz kuru dalgalanmalarından olumsuz etkilenmesinin önüne geçilebileceği gibi, uluslararası piyasalarda rekabet gücünün artırılması, iç piyasada fiyat istikrarı ve tüketici refahının korunması gibi başlıklarda da katkı sağlanabilir.
Sonuç olarak, mevcut ekonomik koşullar altında tarım ve gıda sektöründe girdi maliyetlerindeki artışla etkili şekilde mücadele etmek için ihracat yapan üreticilerimizin desteklenmesinin kritik öneme sahip olduğuna inanıyoruz. DFİF benzeri mekanizmaların devreye sokulması, tarım ve gıda sektörünün uluslararası piyasalardaki rekabet gücünü artırabilir ve ekonomik istikrarın sağlanmasına katkı sunabilir.
Sevgili Dostlar,
Çok zorlu, belirsizlik ve dönüşümlerin giderek daha yoğunlaştığı bir dönemde, ekonomide bazı adımları vakit kaybetmeden atmamız gerekiyor. Ekonomide rasyonel politikalarla yürürken, enflasyonla mücadelede para politikasının sosyal politikalar, maliye politikası ve yapısal tedbirlerle de desteklenmesinin bu dönemdeki önemli adımlardan biri olması gerektiğine inanıyoruz.
Üretim yapımızı daha planlı, verimli ve teknolojik gelişmelere uygun hale getirmeliyiz. Sanayi ve tarımda yüksek katma değerli üretimi artırmalıyız. Ekonomimizin rekabetçiliğini artırmak için, kayıt dışı ile mücadeleyi daha da güçlendirmeliyiz. İşçisinden işverenine herkesin yüzünün güleceği günlerin yakın zamanda gelmesi en büyük isteğimiz.
Biz TGDF üyeleri olarak, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında müreffeh, adil, çevreci ve saygın bir Türkiye hedefi için ortak akılla, yan yana, birbirimizden güç alarak üretmeye, yatırım yapmaya, istihdama katkı vermeye, ülkemiz ekonomisine katkıda bulunmaya devam edeceğiz. Tüm paydaşlarımıza ve vatandaşlarımıza esenlikler diliyoruz.